Gazze Savaşı ve Çok Kutuplu Dünyanın Gerekliliği
Gazze’de 4 aydır devam eden insanlık dramı tüm insanlığın vicdanını sızlatıyor. Brezilya devlet başkanı Lula da Silva’nın İsrail’in Gazze’de soykırım yaptığı çıkışı ve Brezilya-İsrail ilişkilerinin kesintiye uğraması kaçınılmaz bir sondu. Buna rağmen geçtiğimiz günlerde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne (BMGK) Cezayir tarafından sunulan Gazze’de ateşkesin sağlanmasına yönelik çaba ABD’nin veto etmesiyle tekrardan olumsuz sonuçlandı.
Küresel Mücadele Hegemonya ile Çok Kutupluluk Arasında
Dünyada sınıflar arası mücadele olduğu gibi devletler arasında da mücadele vardır. Çünkü devletler arasında eşitsiz gelişme vardır. Bu eşitsiz gelişme devletler arasında mücadeleye neden olmaktadır. Güçlü ekonomiye sahip devletler daha az gelişmiş devletler üzerine hakimiyet kurmaya çalışırlar. Bunun da adı emperyalizmdir. Güçlü ile güçsüz devletler arasında olduğu gibi baskın devletler arasında da mücadele vardır. Birinci ve İkinci Dünya Savaşındaki mücadele statüko ile yarışmacı (mücadeleci) devletler arasındaydı. Soğuk Savaş’ta mücadele kapitalizm ve komünizm arasındaydı.
Bugün bu mücadele ABD’nin başını çektiği küresel emperyalist kamp ile çok kutuplu dünya arasında geçiyor. Çok kutuplu dünyanın savunucuları Türkiye, Brezilya, Çin, Güney Afrika, Rusya ve İran, Gazze’de yaşanan bu insanlık dramında Filistin’in safında yer alıyor. Brezilya, İsrail’le ilişkilerini askıya alıyor. İsrail'in Gazze'ye saldırısı Kasım ayında tırmanırken Güney Afrika parlamentosunun İsrail büyükelçiliğinin kapatılması yönünde oy kullanması ve hükümeti İsrail büyükelçiliğini “adil, sürdürülebilir ve kalıcı bir barış” müzakeresi yapmaya kararlı olana kadar diplomatik ilişkileri askıya almaya çağırması çok kutuplu dünyanın bir isyanıdır. Hatta Güney Afrika, Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’na başvurarak İsrail’e karşı soykırım davası bile açtı. Diğer taraftan ABD’nin öncülük ettiği emperyalist batı dünyası ise Gazze’ye bombaların yağdırılması için İsrail’e mühimmat sağlıyor.
ABD’nin BMGK’de tek başına veto etmesiyle İsrail ile Filistin arasında ateşkesin sağlanmasına yönelik çabayı 5 kez boşa çıkarttı. Üstelik İsrail’in, ABD’den Gazze'deki tanklarda kullanılmak üzere değeri 500 milyon dolar değerinden fazla olan 45 bin tank mermilik mühimmat siparişi isteği karşısında ABD başkanı Joe Biden’in kendi inisiyatifini kullanarak ve kongre onayını atlayarak 106,5 milyon dolar değerindeki 14 bin tank mermisi satışını İsrail’e verilmesini ise hemen onayladı.
ABD’nin İsrail’e sağladığı mühimmatlarla Gazze’ye yağdırılan bombalar 29 binden fazla Filistinli sivilin katledilmesine ve 2 milyondan fazla sivilin evlerinden sürülmesine neden oldu. Bu durum elbette şaşırtıcı değil. Zira ABD’nin demokrasi, insan hakları ve insanların katledilmesiyle ilgili en ufak bir endişesi yok. Hele ki hayatlarını kaybeden siviller Müslüman ve Ortadoğulular ise onların hayatlarının batı nezdinde bir değeri yok.
ABD’nin Ortadoğu’daki Temsilcisi İsrail
İsrail’in bölgede var olması emperyalist bir projeydi. 20. yüzyılın daha başında Siyonizm’in kurucusu Theodor Herzl İngilizlerin Ortadoğu’daki varlığını artırarak İsrail’i kurabileceklerini fark etmişti. Siyonizm 120 yıldır Ortadoğu’daki bu plana sadık kaldı ve emperyalizmin bölgedeki varlığını artırarak genişlemeye devam etti. Bugün ABD’nin sonucu ne olursa olsun İsrail’in arkasında durmasının sebebi ABD’nin bölgedeki fiili varlığını temsil etmesinden kaynaklanmaktadır.
ABD’nin tek başına kalmasına rağmen ısrarla İsrail’i desteklemesi bir tercih olmasının ötesinde ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın kongreye verdiği gerekçede belirttiği gibi tank mermilerinin ABD'nin ulusal güvenlik çıkarları doğrultusunda İsrail’e verildiğini belirtiyor. İsrail tarafından öldürülen bebekler ve çocuklar için işte ABD hegemonyasının “adaleti”! Çünkü ABD’ye göre Amerika’nın bölgesel çıkarları insanların hayatından değerlidir. ABD’nin Filistin’de insanlık ve adalet gibi bir arayışı yoktur sadece ABD’nin çıkarları vardır. ABD’nin adalet ve demokrasi anlayışı kendi çıkarlarıyla birleştiği yerde başlar ve çıkarların çeliştiği yerde ise biter. Bu da ABD emperyalizminin iki yüzlülüğünün bir göstergesidir.
Çok Kutuplu Dünya’nın Gerekliliği
ABD’nin kendi kafasına göre yönettiği tek kutuplu dünya düzeni sadece kendisine ve İsrail’in Siyonist hedeflerine hizmet etmektedir. Bunun yanında çok kutuplu dünyanın savunucuları ise Filistin ile İsrail arasındaki çatışmaların barışçıl yönden çözülmesinden yanadır. Çin, Rusya ve Türkiye 1967 sınırları temelinde iki devletli ve barıştan yana bir çözüm arayışı içindedir. ABD’nin hegemon olduğu bir dünya düzeninde iki devletli bir çözümden bahsetmek hatta barıştan bahsetmek mümkün değil iken çok kutuplu düzende barıştan ve iki devletli bir çözümü konuşmak olağandır.
ABD’de Biden yönetiminin saplantılı Soğuk Savaş zihniyeti dünyaya ölüm, yıkım ve ekonomik sarsıntıdan başka bir şey getirmedi. Yaklaşık 2 yıldır devam eden Rusya ile Ukrayna arasındaki çatışmalarda Avrupa’nın enerji sıkıntısı yaşaması ve yüksek enflasyonla yüzleşmesi, Afrika ülkelerinin tahıl ve gıda sorunuyla yüzleşmesinden başka bir sonuç getirmedi. ABD’nin İsrail’i destekleyen tutumu Filistinlilere acıdan başka bir şey de getirmiyor.
Rusya devlet başkanı Vladimir Putin’in Almanya’da enerji sıkıntısı ve ekonomik kriz yaşamasının ABD’nin Kuzey Akım boru hattını patlatması nedeniyle yaşadığını ve batının ABD’den hesap sorması gerektiğini söylüyor. ABD kendi çıkarları için müttefiklerini bile yarı yolda bırakmaktadır. Herkesin kaybettiği fakat sadece ABD’nin kazanç sağladığı çatışmalar, çürüyen ABD hegemonyasının dünyaya sunduğu tek şeydir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “ABD ile adalet mümkün değil.” çıkışı haklı bir isyandı. 193 üyeli BM Genel Kurulunun Özel Acil Filistin oturumunda Mısır tarafından ortaya koyulan ve Türkiye de dahil yaklaşık 100 ülkenin eş sunucusu olduğu Gazze'de acilen insani ateşkes talebi karar tasarısı 23 "çekimser" ve 10 "hayır" oyuna karşı 153 oyla kabul ediliyor. Tüm dünya İsrail zulmüne karşı duruşunu gösterirken ABD ve İsrail bencil çıkarları giderek yalnızlaşıyor. ABD’nin kurduğu bu sistem iflas ediyor ve ABD artık bu düzenini dünyaya dayatamayacak bir hale geliyor.
ABD’nin kurduğu uluslararası düzlemde BM Güvenlik Konseyinde sadece ABD’nin veto oyuyla barışı engelleyen bir sistem yok olmaya mahkûm bir sistem olduğu ortaya çıkıyor. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres de Gazze'de insani ateşkes kararını uygulamaya gücünün olmaması nedeniyle BM Güvenlik Konseyi'nin otoritesinin ve güvenilirliğinin zedelendiğini belirtiyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın "Dünya beşten büyüktür" sloganıyla daha adil bir düzen inşa edilmesi gerektiğini defalarca altını çizmişti. Ancak bu ABD hegemonyasına karşı direnerek ve çok kutuplu bir dünya düzeninin inşa edilmesiyle mümkün. Bu nedenle Türkiye’nin dünyanın yükselen güçleri Brezilya, Çin, Güney Afrika, Hindistan, İran ve Rusya’yla ilişkilerini derinleştirmelidir. Böylelikle Türkiye daha adil bir uluslararası sistemin kurulmasında ve tüm insanlığa barış ve huzur ortamının getirilmesinde önemli bir katkı sağlayabilir.
Necati Demircan: 1992 yılında Sakarya'da doğdu. 2017 yılında Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun oldu. 2018-2021 yılları arasında Shanghai Üniversitesinde Uluslararası İlişkiler ve Diplomasi bölümünden "21. yüzyılda Türkiye'nin Rusya ve İran'la İşbirliğine Neo-Avrasyacı Bakış" yüksek lisans teziyle mezun oldu. Demircan, Shanghai Üniversitesi Küresel Çalışmalar bölümünde doktorasına devam ediyor. Demircan aynı zamanda Shanghai Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Bölümünde araştırma görevlisi ve BRIQ Dergisi editörüdür. Demircan'ın ulusal ve uluslararası alanda yayın yapan Aydınlık Gazetesi, China Daily, Fikir Turu, Hankyoreh ve Modern Diplomacy gibi çeşitli gazete ve internet sitesinde makaleleri yayınlanmıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder