Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) Nedir?
Türkiye'nin Libya ile imzaladığı anlaşmaya göre Münhasır Ekonomik Bölgesini genişletti. Peki Münhasır Ekonomik bölge nedir? Ne tür avantajları var?
Münhasır Ekonomik Bölge kavramının ise literatüre ilk kez 23
Temmuz 1947 tarihinde Şili başkanlık bildirisinde kıta sahanlığı ve ona
bitişik 200 millik bir alan üzerinde egemenlik iddiasında bulunulması
üzerine girdiği belirtilmektedir. Münhasır Ekonomik Bölge (Exclusive Economic Zone),
kıyı devletine karasuları esas çizgisinden itibaren 200 deniz mili
uzaklığa kadar karasuları dışında kalan su tabakası ile deniz yatağı ve
onun toprak altında, münhasır ekonomik haklar ve yetkilerin tanındığı
deniz alanını ifade eder.
Münhasır Ekonomik Bölge karasularının başladığı esas çizgiden
itibaren 200 deniz mili uzaklığa kadar ilan edilebilen ve kıyı devletine
bu alandaki su tabakası ile deniz yatağı ve onun toprak altında
münhasır ekonomik haklar ve yetkiler tanınan deniz alanıdır.
Kıta sahanlığı, kıyı devletinin kara ülkesinin denizin altında süren
doğal bir uzantısıdır.kıta sahanlığı üzerindeki hakları onundoğal olarak
sahip olduğuhaklarolduğundan herhangi bir eylem ya da işlem yapmasına
gerek yoktur.
Münhasır ekonomik bölge, kıyı devletine karasularının ölçülmeye
başlandığı esas hatlardan itibaren 200 deniz miline kadar, bir bölümü
ekonomik, bir bölümü idari ve bir bölümü de yargısal olmak üzere üç tür
hak ve yetki sağlamaktadır.
Münhasır
ekonomik bölgede iki tür doğal kaynak üzerinde egemenlik hakkı
mevcuttur. Bunlar; canlı doğal kaynaklar ve madenler ve cansız öteki
doğal kaynaklardır. Canlı doğal kaynaklara hem su alanında hem de deniz
yatağı ve toprak altında yaiayan balık türü canlılar ile birlikte bitki
türleri de dâhildir. Kısaca, münhasır ekonomik bölgede kıyı devletinin
doğal kaynaklar üzerinde sahip olduğu haklar, kıta sahanlığı üzerinde
sahip olunan ekonomik hakları da içermekte ancak kıta sahanlığı
üzerindeki haklardan daha geniştir. Doğal kaynaklar üzerinde sahip
olunan bu haklar kıyı devletine bunları arama, işletme, koruma ve
düzenleme yetkilerini de sağlamaktadır.
Kıyı devletinin münhasır
ekonomik bölgesinde sahip olduğu ikinci grup ekonomik nitelikli haklar
ise, bu deniz alanından başka amaçlarla yararlanılması ile ilgilidir. Bu
bakımdan Sözleşme bu alandaki deniz suyu, akıntı veya rüzgardan enerji
üretilmesi gibi bölgenin ekonomik amaçlı araştırılması ve işletilmesine
yönelik haklar da tanımıştır. Böylelikle deniz hukukunun diğer
kurallarıyla birlikte münhasır ekonomik bölge kavramına ters düşmeyecek
ve üçüncü devletlerin haklarına zarar vermeyecek her türlü ekonomik
nitelikli faaliyet bu alanda gerçekleştirilebilecektir.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Jeopolitico'ya aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü Jeopolitico ismi kullanılmadan kesinlikle yayınlanamaz.
Yorumlar
Yorum Gönder