BRIQ dergisi çevrimiçi seminerler serisinin ikincisi “Doğu Akdeniz ve Kuşak ve Yol Girişimi” seminerini düzenledi
BRIQ dergisi çevrimiçi seminerler serisinin ikincisi “Doğu Akdeniz ve Kuşak ve Yol Girişimi” seminerini düzenledi
BRIQ Dergisi çevrimiçi seminerler serisinin ikincisi “Doğu Akdeniz ve Kuşak ve Yol Girişimi” başlığıyla düzenledi. Shanghai Üniversitesi Küresel Çalışmalar bölüm başkanı ve Türkiye Araştırmaları direktörü Guo Changgang oturum başkanlığındaki seminerde Bilkent Üniversitesin’den Prof. Dr. Semih Koray, Daily Sabah’tan Kaan Cenk Salihoğlu, emekli Amiral Halil Özsaraç, KKTC Cumhurbaşkanı danışmanı Hüseyin Macit Yusuf ve BRIQ Dergisi yayın yönetmeni Adnan Akfırat sunumlar yaptı. Çevrimiçi seminere Çin’in çeşitli üniversitelerinde akademisyenler, doktora ve yüksek lisans öğrencileri katıldı.
Guo Changgang açılış konuşmasında Biden’ın en son Ortadoğu gezisine vurgu yaptı. Fakat, bölgede Türkiye’nin en önemli oyuncu olduğu söyledi. Türkiye nasıl bölgede nasıl oyun oynayacağı? Türkiye’nin bölgede bölgesel kurucu mu olacak? gibi soruları tartışmayı önerdi. Guo, Atatürk’ün “Yurtta barış dünyada barış” dediğini ve Deng Xiaoping’in ise “anlaşmazlıkları rafa kaldırırken ortak gelişmeyi sürdürmek” sözüne atıf yaparak Ortadoğu ve Doğu Akdeniz’de barışa ve gelişmeye odaklanılması gerektiğini vurguladı.
Doğu Akdeniz Gelişen Dünya ile ABD Hegemonyası Arasında bir Mücadele Alanı
Semih Koray’ın “Adil Uluslararası Düzenin kurulmasında Doğu Akdeniz’in önemi” konuşmasında; “Doğu Akdeniz dünyanın eski üç kıtasının birleştiği stratejik bir yer. Ayrıca Doğu Akdeniz, uluslararası ticaret yolu, enerji transfer hatları ve askeri hedeflerin olduğu bir yer. Feodalizme karşı kapitalizmin devrimci Bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler sloganı Atlantik sistemine rehberlik yapamayacak. Atlantik sistemi yapısal yeteneklerini kaybetti ve ABD tarafından yönetilen Atlantik sistemi geçmelerine izin vermeyin yapmalarına izin vermeyin sloganına dönüştü. Bugün Doğu Akdeniz gelişen dünya ile ABD hegemonyası arasında bir mücadele merkezi haline geldi. Doğu Akdeniz artık bölgesel değil küresel problem haline dönüştü. ABD, Çin’in önderliğindeki gelişen ülkelere karşı savaş hazırlığı yaparak gözünü korkutmaya çalışıyor. Eğer, ABD, Avrupa’daki NATO ülkelerini kendi safına çekemezse bu durum gelişen ülkelerin stratejik birliğini güçlendirebilir ve bu durum ABD’nin hegemonyasını sınırlandırır. Artık ABD hegemonyası altından Avrupa için bir gelecek olmadığı gözüküyor. Doğu Akdeniz’deki her başarı Atlantik hegemonyasını gücünü sınırlandırır. Bugün Türkiye’nin KKTC ile Suriye’ye uzanan Mavi Vatan mücadelesi bölgede Atlantik hegemonyasının gücünü sınırlandıran bir mücadele merkezi haline geldi. Bu mücadelenin gelişen dünya ülkeleri tarafından desteklenmesi gerekiyor.” dedi.
Rusya ve Çin, Türkiye ve KKTC ile İşbirliğini Seçmelidir
Hüseyin Macit Yusuf, “Doğu Akdeniz’de ve Kıbrıs sorununda İnkar” başlıklı konuşmasında İsrail ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin birlikte askeri tatbikatlar düzenlediğini belirtti. Doğu Akdeniz’in enerji kaynakları açısından zengin bir yer olduğunu fakat GKRY’nin Mısır ile deniz yetki alanları anlaşmalarıyla KKTC yönetimi yok sayan anlaşmalar imzaladığını söyledi. KKTC Cumhurbaşkanının hidrokarbon kaynaklarını birlikte, eşit şekilde yönetmeliyiz dediğini belirtti. Macit, “Ada da taraflar eşit haklara sahiptir. Türkiye’nin ve KKTC’nin haklarını görmezden gelerek tek taraflı anlaşma yapılamaz. GKRY bölgede ABD ve Fransa’nın yardımıyla askeri tatbikatlar yapılarak bölgede tansiyonu yükseltiyorlar. KKTC ve garantör ülke Türkiye Mavi Vatan ve Doğu Akdeniz’deki kendi haklarımızı korumakta kararlıyız. Rus ve Çinli dostlarımızın Kıbrıs sorunundaki durumu gözden geçirmelerini, adada ne olduğu görmelerini, gerçekleri görmelerini ve Türkiye ve KKTC ile iş birliği yapmalarını seçmelidir. Çünkü GKRY, Avrupa ve ABD çıkarlarını hizmet ediyor ve askeri deniz üslerini onlara açıyor. Rus ve Çinli dostlarımız son gelişmeleri görmelidir. Çünkü biz sadece adada adil ve uluslararası anlaşmalara dayanarak hareket ediyoruz.” dedi.
Kuşak ve Yol Girişimi İşbirliği ve Kalkınmanın Sembolü Haline Geldi
Kaan Cenk Salihoğlu “Doğu Akdeniz’de Potensiyel Ekonomik İşbirliği” başlıklı bir sunum yaptı. Salihoğlu sunumunda; “Bugün, Afganistan, Ukrayna, Kafkaslardaki son duruma bakıldığında tek kutuplu dünya düzeni sona erdiği görülüyor. Dünya’da Çin, Hindistan, Brezilya, Endonezya, Türkiye gibi yeni güçler yükseliyor. Bugün Çin’in yükselen etkisini sadece ekonomik ve askeri istatistiklere bakarak değil Latin Amerika’daki veya Afrika’da stratejik yatırımlarına ve kalkınmasına bakarak görebiliriz. Çin’in az gelişmiş ülkelerdeki büyük öneme sahip projeler halka imkanlar sağlıyor. Özellikle Africa’daki ülkelerdeki samimi yaklaşımı ve barışçıl yükselişi Kuşak ve Yol Girişimi politik bir düzeni değişimi aracı değil, iş birliğinin kalkınmanın sembolü haline geldi.” dedi.
Doğu Akdeniz'de Hiçbir Devlet Tek Başına Türkiye'ye Karşı Koyamaz
Emekli amiral Halil Özsaraç “Akdeniz’in mevcut rolü, potansiyeli ve gelecekteki rolü” başlıklı sunumunda; 2021 yılı verilerine göre 32 NATO ülkesinden sadece 3 tanesi ilk 10'da (ABD, Fransa, İngiltere), 7 tanesi ilk 20'de, 11 tanesi ilk 30'da, 14 tanesi ilk 40'ta, 16 tanesi ilk 50'de, diğer 16 ülkenin askeri gücü ilk 50'ye bile giremediğini belirtti. ABD'nin NATO dışında olduğu varsayılırsa NATO'nun askeri gücü dünya için endişe taşımıyor dedi. Özsaraç konuşmasında; “Türkiye'yi askeri güç açısından değerlendirildiğin de Türk Silahlı Kuvvetleri 2021 yılında; Mısır Silahlı Kuvvetlerinden %5 daha zayıf, İsrail Silahlı Kuvvetlerinden %34 daha güçlü, Yunan Silahlı Kuvvetlerinden %130 daha güçlü, Suriye Silahlı Kuvvetlerinden %254 daha güçlü, İtalyan Silahlı Kuvvetleri'nden %8 daha zayıf, Fransız Silahlı Kuvvetlerinden %35 daha zayıf, İngiliz Silahlı Kuvvetlerinden %29 daha zayıf. Yani, Türkiye tek başına savaşılmaması gereken bir ülke. Deniz kuvvetlerinin dışa bağımlılıktan kurtulma sürecinin hızlanmasıyla birlikte, Türkiye'nin titizlikle üzerinde durulan askeri kabiliyetini kullanabilmesi, Türkiye'ye ezici bir avantaj sağlıyor. Bilgisayar sistemlerinde savaş senaryolarında Doğu Akdeniz'deki her devlet veya Doğu Akdeniz dışındaki her devlet, Türkiye'ye askeri olarak tek başına karşı koyamayacaklarını çok iyi biliyor.
Doğu Akdeniz enerji jeopolitiği üzerinden son 20-25 yıldır çok konuşulsa da bu denizi önemli kılan şey son 3 bin yıldır hiç değişmedi. Son 3 bin yıldır Doğu Akdeniz'e verilen deniz ticareti kavşak noktasının rolü, ticaret yollarının çeşitlenmesine rağmen değişmedi. Emperyalizmi emperyalizm yapan şey, geçmişte olduğu gibi bugün de deniz ticaret yollarını kontrol edebilmesidir. Emperyalizmin denizlerdeki gücü ve deniz taşımacılığını kontrol edebilmesi onun için emperyalizmin devamı anlamına geliyor; Emperyalist olmayan devletlerin denizlerdeki gücü, deniz ulaşımını emperyalistlere bırakmaması emperyalizmi yok etmemesi demektir. Dünya tarihi, kara imparatorluklarının deniz imparatorluklarına karşı çaresizliğinin tarihidir. Çin, Türkiye, Rusya ve emperyalizmden bıkmış diğer tüm ülkelerin kara gücü olarak kalarak kendilerine bir gelecek yaratmaları mümkün değildir. Türkiye NATO'dan ayrılırken doğuda Türkiye, Rusya, Çin ve diğer Asya ülkeleri denizde güçlendirilmelidir. Ayrıca Asya ülkeleri jeopolitik güçlerini deniz ticaret yollarına dayalı olarak birleştirmeli. Kıta Asyası denizde güçlü olmaya çalışmalı ve deniz ticaret yollarını birlikte korumalı ve bu savaşı “Asya”nın entegre caydırıcılığı ile önlemelidir. Bu rüyanın adı, tarihte hiç kurulmamış olan “Asya Deniz İmparatorluğu”dur. Türkiye, Çin ve Rusya'nın öncülüğünde bu hayal artık hayal olmaktan çıkmalı. Asya'yı çevreleyen deniz yollarını kontrol eden devletleri işbirliği yapmaya ve emperyalizme karşı birlikte savaşmak için güçlerini birleştirmeye ikna etmenin yollarını aramalıyız. Sadece bir Asya deniz imparatorluğu, yırtıcı ABD'nin Batı'da kurduğu NATO, QUAD ve AUKUS zincir bloklarından oluşan devasa deniz imparatorluğu ile baş edebilir.
Doğu Akdeniz'deki Haklarımızı Batı Asya ve Astana ile Koruyabiliriz
Adnan Akfırat kapanı konuşmasında yaptığı konuşmasında Doğu Akdeniz sorunun gelişen dünya için önemli stratejik yer olduğuna ve savaş riski yüksek bir bölge olduğuna dikkat çekti. Akfırat konuşmasında; “Biz BRIQ dergisi olarak Doğu Akdeniz sorununu gelişen dünyada değerlendiriyoruz. Çünkü bir sonraki savaşın Doğu Akdeniz’de olabileceğini düşünüyoruz. Çünkü ne yazık ki Yunanistan Doğu Akdeniz’de Ukrayna gibi davranıyor ve ABD, Yunanistan’ı gelişen dünyaya karşı bir araç olarak kullanıyor. Ayrıca İsrail, Doğu Akdeniz sorununda kendini gizlemeden Yunanistan ile ittifak halinde hareket ediyor. Kudüs Güvenlik ve Strateji Enstitüsü 7 Temmuz’da Mossad’da geçmiş olan Efraim Ember tarafından yazılan bir analiz yayınladı. Yazısında İsrail ve bölgenin Türkiye karşısında bir savaşa hazır olması gerektiğini savundu. Eğer Türkiye’nin cezalandırılmaması durumunda Türkiye’nin bölgede sorunlar yarabileceğini belirtti. Biz bu nedenle Kıbrıs çevresinde düzenlenen Nemesis ve Nobledina askeri tatbikatların anlamını biliyoruz. Bu iki tatbikat eski mitolojik efsaneye dayanan Türkiye’nin cezalandırmasını temsil ediyor. Türkiye ve KKTC haklarını savunuyor fakat bölgede durum kötüye gidiyor. Üç gün önce Yunanistan Savunma bakanı ABD’yi ziyaret etti ve ABD, Yunanistan’a F-35 uçaklarını vereceğini duyurdu. Türkiye F-35 programına dahil olmasına rağmen S-400 aldığı için cezalandırıldı ve F-35 satılmadı. Ayrıca ABD, Türkiye’ye F-16 satılacağını fakat F-16’ların Yunanistan’a karşı kullanılmamasını belirtti. Bu durum Yunanistan’ın Türkiye’ye karşı saldırıcağının ilanı. Ayrıca bölgede olumlu tarafı Türkiye, Rusya ve İran’ın Tahran’da verdiği pozun kendisi yeterli. Üç lider Astana girişiminin bölgede gelişeceğinin ve ABD’nin bölgeden çekilmesi gerektiğini belirttiler. Ayrıca İran Savunma ve Güvenlik konseyi, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki haklarını tekrardan gözden geçireceğine dair bir sinyal verdi. Eğer Türkiye NATO’dan çıkarsa Doğu Akdeniz’deki savaş olmayabilir. Doğu Akdeniz sorunu Kuşak ve Yol Girişimi içinde önemli anlam taşıyor. Deniz İpek Yolu’nun önemli noktasını Süveyş kanalı oluşturuyor. Eğer ABD veya İsrail, Kıbrıs’ta kontrolü sağlarsa Süveyş kanalında kontrolü sağlayabilir. Bu durum Çin, Hindistan gibi Asya ülkelerinin Avrupa’ya bağlantısını tehlikeye girebilir ve kuşatma altına alınabilir. Biz umutluyuz Çünkü egemenlik, ekonomik haklarımızı, Doğu Akdenizi, Batı Asya ve Astana girişimiyle koruyacağımız görünüyor.” dedi.
Haber: Necati Demircan/Şanghay
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Jeopolitico'ya aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü Jeopolitico ismi kullanılmadan kesinlikle yayınlanamaz.
Yorumlar
Yorum Gönder