Şi Hilali söylemleri gerçek mi?
Televizyonda özellikle İran'la ilgili bir değerlendirme olduğunda uluslararası ilişkiler uzmanları ve profesörlerinin ilk değerlendirme cümlesi şöyle başlar; "İran bölgede Şi Hilali oluşturmak istiyor". Bizim Türkiye olarak bu hilalin oluşmasına izin vermemiz gerekiyor diye de eklerler. Peki gerçek böyle mi veya İran'ın gerçekten böyle bir politikası var mı?
Bilimin Kıblesi Olmaz
Kavramlar genellikle bizim sözde uzman ve akademisyen camiamızın literatürüne batıdan girer. Bu hatalı değerlendirmelerin kaynağını da bu batı kaynakları oluşturur. Yani Farsça bilmeyen ve İran'ın yerel kaynaklarını okumayı reddeden uzmanlarımız İran'ı batılı kaynaklardan okurlar. Böylelikle ortaya İran'ın politika stratejilerini bilmeyen fakat batının İran yorumlarını İran'ın stratejileri gibi değerlendiren yanlış bir bilgiler ortaya çıkar. Örneğin bu batıda Türkiye'ye karşı da çok sık kullanılan bir taktiktir. Batıda Türkiye'nin dış politika yönelişinin "Neo-Osmanlıcı" olduğuyla ilgili binlerce değerlendirme okursunuz. Fakat Türkiye'de ne Cumhurbaşkanından ne iktidarın milletvekillerinden ne de günlük hayatta bunun hiç dillendirilmediğini görürsünüz. Türkiye'de bunu dillendirenlerin de Türkiye'yi batılı kaynaklardan okuyup yeni bir keşif yapma edasıyla "Türkiye Neo-Osmanlıcı bir politika izliyor" diye bir masal uydurmaya başlamasından anlarsınız. Hükümetin uyguladığı belli politikaları bu yalanlarıyla harmanlayıp ortaya sahte bir teori bırakırlar. Örneğin Türkçe bilmeyen ve Türkiye kaynaklarını takip etmeyen Avrupalı akademisyenler de bu gevezeliklerini Türkiye'yi yorumlamakta kullanırlar.
Aslında hatanın başlangıcı batıyı bir bilim kıblesi olarak tayin etmekten kaynaklanmaktadır. Bu yüzden batıyı bilimin kıblesi gördüklerinden batıda çıkan her yorumu tartışmasız bir bilgi olarak kabul edilmesinden kaynaklanır. Halbuki bilimin kıblesi olmaz. Özellikle sosyal bilimlerde bilim karşılaştırılmalı bilginin analiz edilmesiyle ortaya çıkar. Yani gerek Türkçe gerek farklı ülkelerden yorumlar ve analizleri ele alınır ve bunlar harmanlanarak ortaya gerçek bir analiz çıkarılır. Yani İran Cumhurbaşkanının ağzından veya devlet ağzıyla söylenmeyen bir şeyin strateji olması mümkün değildir bu olsa olsa bir yorum değeri taşır. Şii Hilali kavramı ilk kez 2004 yılında Ürdün kralı Abdullah tarafından ortaya atılmıştır. Yani bu kavram İranlı bir yetkili olmayan İsrail'in ve ABD'nin bölgedeki temsilcisi konumunda olan Ürdün tarafından uydurulmuş bir hikaye bütünüdür. İran'dan başlayan Irak, Suriye, Lübnan, Filistin ve Yemen'e kadar uzatılan Şiilerin yaşadığı hatta İran'ın etki yaratmaya çalıştığı iddia edilir.
Kavramlar Batı Tarafından Bilinçli Olarak Değiştiriliyor
Birçok kavram batıda üretilir. Örneğin Ortadoğu, Şii Hilali, Neo-Osmanlıcılık, vekalet savaşı gibi gibi.. Ortadoğu kavramını İngilizler icat etmişti. Hiçbir coğrafi tanıma uymayan kavramın sınırları da batıdan çizildi. Çünkü kavram emperyalist çıkarlarına göre icat edilmişti. Örneğin İngilizler Kuzey Afrika'da bulunan Mısır, Tunus, Libya gibi ülkeleri Ortadoğu'ya soktular. Coğrafi olarak Batı Asya'da bulunan Türkiye ve İran gibi ülkeleri de Ortadoğu olarak nitelendirdiler. Ortadoğu kime göre doğu kime göre doğunun ise ortasıydı? Tabi İngilizlere göre doğuya giden yolda ortayı temsil ediyordu. Asya'da bulunan Çin, Japonya gibi ülkelerse uzak olduğu için uzak doğu diye tarif edildi. Bölgede yaşayan bizlerin emperyalist çıkarlarını tarif eden bu kavramları reddetmemiz hatta kullanmamız gerekir. Batı bilinçli olarak kendi çıkarlarını tarif etmek için kullandığı kavramları bize empoze etmeye çalışıyor. Aynı şekilde devletler birbiriyle savaşmayacak, savaşlar devletlerin vekilleriyle olacak şeklinde "vekalet savaşı" diye bir kavram çıktı. Düne kadar kullandığımız "piyon" kavramı demode vekil (proxy) kavramıysa bir anda popüler oldu. Yıllarca PKK/YPG/PJAK gibi piyon olan güçler güncellenerek vekil seviyesine yükseltildiler. Dünyada hangi emperyalist kuvvet gücünü vekiline devreder? Bunun adı olsa olsa maşa yada piyondur. Özetle bazı kötü kavramlar bilinçli olarak batı tarafından isim değiştirilerek daha sevimli hale getirildi.
Bazı kavramlar ise batı tarafından literatürümüze bilinçli olarak sokularak dostlarımız düşmanlaştırılmaya çalışıldı. Ne yazık ki Şii hilali kavramı bizim uzmanlarımıza da kullandırtılıyor. Çünkü emperyalizm, Türkiye ile İran'ın rekabet halinde olmasından faydalanmak istiyor. Eğer İran Şii hilali yaratmak gibi bir stratejisi olsaydı 15 Temmuz 2016 darbe gecesi Türkiye'nin kaosa sürüklenmesini isterdi. Aksine İran, 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında darbeyi kınayan ilk ülke oldu. Eğer İran Şii hilali yaratmak isteseydi Türkiye ile Astana sürecinde masaya oturmaz ve Türkiye'nin Suriye'ye karışmasına izin vermezdi. Dahası Türkiye ile İran PKK, PJAK, YPG gibi terör örgütlerine karşı birlikte mücadele ettiler. Şii hilali stratejileri olan bir İran, Türkiye ile birlikte hareket eder miydi? Fakat Şii hilali kavramını sürekli ekranlarda dillendiren uzmanlar batının Türkiye ile İran dostluğuna hedef alan bir kavramı sürekli dile getiriyorlar. Batı, bu kavramı icat ederek Türk-İran dostluğunu zedelemeye çalışıyor.
İran'ın Şii Hilali yaratmak gibi bir stratejisi yoktur ve Şii Hilali bir batı projesidir! Bu batı yalanının hedefi ise Türk-İran dostluğudur. Yüzyıllarca birlikte yan yana yaşamış Türkiye ve İran'ın kaderi birbirine bağlıdır. Türkiye ve İran, Batı Asya'daki dostlarıyla beraber yükselen Avrasya'da yerini alacak ve bölgedeki emperyalist planları tarihin çöplüğüne gönderecektir!
Kaynakça
https://www.aydinlik.com.tr/haber/sii-hilali-soylemi-gercek-mi-333949
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Jeopolitico'ya aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü Jeopolitico ismi kullanılmadan kesinlikle yayınlanamaz.
Yorumlar
Yorum Gönder